8 Ağustos 2011 Pazartesi

Hayat Çok Kısa

Bir zamanlar doğuda çok akıllı ve bilgili bir hükümdar varmış. Bu hükümdar, yeryüzünde yaşayan insanlara ilişkin her şeyi bilmek istiyormuş. Vezirlerini yanına çağırmış ve:
- Bana dünyadaki tüm ulusların tarihini yazın, geçmişte ve şimdi nasıl yaşadıklarını, hangi savaşlara katıldıklarını ve çeşitli ülkelerde gelişmiş iş ve sanat kollarını anlatın! Diye buyurmuş ve onlara beş yıl süre tanımış.

Vezirler önünde saygıyla eğilmişler. Sonra krallıktaki akıllı adamların en akıllılarını bir araya toplamışlar ve hükümdarlarının dileğini iletmişler. Beş yıl sonra vezirler sarayda tekrar toplanmışlar.

- Büyük hükümdarım, dileğiniz yerine getirildi. Dışarıya bakarsanız istediğinizin karşılandığını görürsünüz demişler.

Hükümdar hayretle gözlerini açmış. Sarayın önünde sonu ufukta kaybolan bir deve kervanı duruyormuş. Her devenin sırtında iki dev heybe ve her heybenin içinde de on büyük cilt varmış.

- Bu nedir? Diye sormuş hükümdar.

- Bu dünya tarihidir, diye yanıtlamış vezirler.

- Buyruğunuz üstüne bilge kişiler beş yıl durmadan çalıştılar.

- Benimle alay mı ediyorsunuz? Diye kükremiş kral. Ömrüm bunların onda birini bile okumaya yetmez! Söyleyin kısa bir tarih yazsınlar. Ama tüm önemli olayları içersin.

Ve onlara bir yıl süre vermiş. Bir yıl geçmiş ve yine kervan sarayın önünde durmuş. Bu kez yalnızca on deve boyundaymış ve her devenin sırtında iki heybe, bunların içinde de on cilt kitap varmış. Kral çok öfkelenmiş.

- Bugüne kadar tüm ulusların yaşadığı yalnızca en önemli olayları yazmalarını söyleyin onlara demiş.

Akıllı adamların en akıllısı öne çıkmış ve:

- Yarın efendim. İsteğinize yarın kavuşacaksınız, demiş.

- Yarın diye yinelemiş hükümdar şaşkınlıkla. Çok iyi ama beni aldatıyorsanız başınızı yitireceksiniz!

Sonunda mavi gökyüzünde güneş yükselmiş ve hükümdar bilge kişiyi yanına çağırtmış. Yaşlı bilge elinde ufacık bir kutu ile içeri girmiş.

- Ey ulu hükümdarım, tüm insanlık tarihinde yaşanmış en önemli olayları burada bulacaksınız, demiş kısık bir sesle.

Kral kutuyu açmış. Kadife bir yastık üstünde küçük bir parça parşömen duruyormuş ve sadece bir cümle yazılıymış:
Doğdular, yaşadılar ve öldüler.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...