26 Mart 2012 Pazartesi

Palindrom Nedir? Örnekleri

Palindrom; baştan ve sondan okunduğunda değeri değişmeyen sayılardır. Bunların yazılı biçimlerine ise; "Dönüşük Sözcükler" denir.

Biraz Daha İnceleyelim
Dönüşüklük aslında bir tür görsel bakışıklık (simetri) anlamına geliyor. Sözlü dilde dönüşüklüğü sezmek kolay değil. Japon yazısında olduğu gibi, heceleri imlerle anlatan, ya da Arap yazısında olduğu gibi, aynı harfi sözcüğün başında, ortasında ve sonunda başka başka imlerle gösteren, sesli harf gibi kimi harfleri kullanmayan dillerde dönüşüklüğü keşfetmek daha zor, belki de olanaksız. Latin abecesini kullanan dillerde ise bu özelliği görmek görece daha kolay, onun için de taa Romalılar'dan beri bu diller dönüşük sözcükleri bulmuşlar, böylece tümceler kurmuşlar.
Bizim dilimizde bunların az bilinmesi biraz da abecemizin görece yeni olması, henüz yeterince bu açıdan araştırılmamış olmasından kaynaklanıyor, yoksulluğundan değil. Madem böyle bir özelliği var, biz de pek ala bu tür sözcükleri keşfedebiliriz, hatta böylece tümceler kurabiliriz.

Mutfağımızdaki eczane

Bu farklılığın ve çeşitliliği biraz daha yakından tanımak, doğru bildiğimiz yanlışlarla yüzleşmek için baharat, bitki ve bitki çaylarını irdelemeye başlıyoruz. Bugünkü konuklarım, tarçın, karanfil ve zencefil.
Sağlık açısından önemli faydalarıyla şaşkınlık yaratmaya devam eden 25.000 fitokimyasal (bitki ve besinlerin içinde bulunan sağlığa yararlı maddeler) bitki mevcuttur. Tarçın kan şekerini düşürür, muskat mide bulantısını geçirir, karanfil antiinflamatuardır (iltihabı önleyen), nane bakteri gelişimini engeller ,kimyon sindirim için muhteşemdir, kırmızıbiber metabolizmayı hızlandırır, tarçın kan dolaşımını harekete geçirir, kakule hazımsızlığa iyi gelir.

Sağlığımızı koruyan doğal kaynaklar

Tarih boyunca baharat ve şifalı bitkiler besinlere tat ve koku vermek için kullanılmış. Bu besinler yiyeceklere kendilerine has koku ve/veya zenginleştirici tatlar verir. Bitkilerden ayrılan fitokimyasallar, kardiyovasküler rahatsızlıklar, diyabet, obezite ve kanser gibi çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçların büyük kısmının keşfi açısından harika birer kaynak olmuştur. Baharat ve şifalı bitkiler sağlığımızı korumanın doğal araçlarıdır.
Tarçın: Tarçın hakkındaki en yeni bilgi, kan şekerini düşürmesiyle ilgilidir. Şu günlerde gittikçe artan obezite ve diyabet salgınını düşündüğümüzde bu oldukça önemli. Aslında çok sayıda bitki ve fitokimyasal kan şekerini düşürebiliyor, ancak çoğu bu işi vücuda bazı zararlar vererek yapıyor. Tarçın ise öyle değil. Yapılan çalışmalar sonucunda tarçında bulunan yeni bir fitokimyasal olan chalconepolmerler’in hücrelerdeki glukoz (şeker) olumlu yönde çalıştırdığını ve kan şekerini dengede tuttuğunu göstermekte. Anı zamanda bu fitokimyasallar çok güçlü antioksidantlar.

Tarçın ağrıya, kas ve eklem sertleşmesine iyi gelebilir
Tarçında, antimikrobiyal özelliğe sahip bileşkeler olduğundan dolayı kandidayla (mayanın sistemde aşırı derecede büyümesi ki bu durum çok fazla sorun yaratabilir) savaşmayı sağlayan, bakteri ve mantar(kandida dahil) gelişiminin önlenmesine büyük oranda yardımcı olan ögenol ve geraniyol adlı iki fitokimyasal mevcut. Tarçın ağrı, kas ve eklem sertleşmesi ve menstrual dönem (adet dönemi) rahatsızlıklarının hafiflemesine yardımcı olabilecek iltihabı önleyen bileşkeler de içerir. Hazmı kolaylaştırır ve sindirim sistemindeki gaz problemlerini giderir.

Biliyor muydunuz ?

Tarçın tozu işlenme sırasında içindeki çoğu temel yağı kaybeder, dolayısıyla kullanımı pek faydalı değildir. Dolayısıyla tarçını bütün, toz haline getirilmemiş bir şekilde almak daha sağlıklıdır.

Kan şekerini dengeleyen içeçek

Tarçının kan şekerini düşürmesi ve tip 2 diyabette karşılaşılabilecek sorunların hafifletilmesi amacıyla kullanabileceğiniz son derece sağlıklı ve basit hazırlanan bir tarif:
3 yuvarlak yemek kaşığı dolusu dövülmüş tarçını yarım ile birçay kaşığı kabartma tozu (eğer sodyum sizin açınızdan sorun oluşturuyorsa daha az) ile 950 cc ‘lik bir kavanoza koyup, içini kaynar suyla doldurduktan sonra oda sıcaklığında kendi halinde soğuyana kadar bekletin. Sıvıyı süzerek başka bir kaba alıp kalan tortuyu atabilirsiniz. Ardından kavanozun ağzını kapatın ve buzdolabına kaldırın. Her gün bu sıvadan dört kez bir bardak için .
Bir ile üç hafta sonra, günde bir ya da iki bardağa düşebilirsiniz.Tip 1 diyabet hastaları da bu karışımdan faydalanabilir ancak kullanmaya günde bir ya da iki bardakla başlamalı ve her hafta başında bir bardak artırarak uygulamaya devam etmelidirler, bunu yaparken de kan şekerini yakın takip altında tutarak kullandıkları ilaç ya da insülin dozları ve kan şekeriyle ilgili doktorlarıyla bağlantıda olmalıdırlar.

Karanfil

Karanfilin tedavi edici özellikleri uçucu yağında yatar ki, oldukça uzun bir süredir diş ağrısı ilacı olarak kullanılmaktadır. Karanfil aslında Baharat Adaları (Endonezya) menşeli bir ağaç türünün kurutulmuş, henüz açmamış çiçek tomurcuğudur. Karanfil küçük bir çiviyi andırır ki aslında ismi de buradan gelmektedir, “clavus” Latin dilinde “çivi” demektir. Karanfil metabolizmayı hızlandıran baharatlar arasındadır.

Sıcacık iki tarif!

İçine dört karanfil konan kırmızı lezzetli bir elmanın kaynatılmasıyla kendinize enfes bir enerji verecek bir kış tatlısı hazırlayabilirsiniz.
Aynı zamanda karanfili sütle hafif kaynattığınızda kış ayları için içinizi ısıtacak muhteşem bir içecek hazırlayabilirsiniz. İçine bir adet kabuk tarçın da atmaya ne dersiniz ?

Karanfil bakteri ve virüsleri öldürür

Çeşitli çalışmalarla karanfilin antiseptik (mikrop karşıtı) ve anestetik (ağrı hissini azlatan) olarak kullanılmasını onaylamıştır. Seattle Washington Üniversitesi Eczacılık Fakültesi doçentlerinden Gary Emler tarafından, “Karanfil besinleri taze tutar çünkü içindeki temel aktif bileşke ogenol’dür ki bu madde uzun bir süredir bakteri ve virüsleri öldürmesiyle bilinir” açıklaması yapılmıştır.
Yakın tarihte gerçekleştirilen bir araştırmada ise suda çözünen karanfilin deri kanseri üzerindeki koruyucu etkisi araştırılmış ve karanfil solüsyonunun antikanserojen (kanser oluşumunu engelleyen) etkisinin olduğu keşfedilmiştir.

Zencefil

Zencefil özellikle tükürüğü artırarak hazmı kolaylaştırabilir. Zencefil özü mide bulantısı için çok ideal bir çözümdür, ki kesinlikle işe yarar.Yapılan araştımalardan birine göre zencefil deniz tutmasına karşı mide bulantısı için kullanılan bazı ilaçlardan çok daha fazla işe yaramaktadır. Gingerol zencefildeki keskin ve lezzetli tadı veren maddedir ve fitokimyasal veri tabanını da bir antiemetik (bulantı giderici) olarak listelenmiştir. Bunun anlamı mide bulantısı ve kusmayı önleme özelliğine sahip olmasıdır.

Zencefil sabah görülen rahatsızlıklarda faydalı

Zencefil hakkında insanlar üzerinde yapılan araştırmalar bu besinin antitümör etkisinin bulunduğunu ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olduğunu da göstermiştir ki bu, etkin bir antimikrobiyal (mikrop karşıtı) ve antiviral (virüs karşıtı) maddedir. Yapılan incelemeler gastrointestinal (sindirim) sistem, kardiyovasküler sistem, ağrı ve ateş üzerindeki olumlu etkisini de göz önüne sermiştir. Limonlu, güzel, sıcak bir zencefil çayının her türlü duygu değişimine karşı da muhteşem bir ev yapımı ilaç olmasına hiç şaşmamak gerekir.

Zencefile ne zaman hayır ?

Zencefilin yan etkileri çok azdır ancak yine de kullanırken dikkatli olunması gereken notlar vardır. Zencefilin diğer ilaçların emilimlerini artırması olasıdır. Örneğin, zencefili uyku hapıyla aynı anda alırsanız, daha uzun süre uyursunuz. Bunun nedeni zencefilin ilacın emilimini artırmasıdır. Zencefil tıpkı aspirin gibi kan sıvılalaştırıcı bir etkisi vardır, bu özelliğinden dolayı onu Coumadin ve hatta aspirin gibi diğer pıhtı önleyici ilaçlarla birlikte kullanmamanızda fayda var.



Padişahların ünlü sözleri

Dans, ilk defa Kanuni Sultan Süleyman’ın devrine denk gelen dönemde, Fransa’da yapılmaya başlanır. Bunu duyan kanuni Fransa imparatoruna bir mektup yazar. O mektupta aynen şöyle demektedir:

- Ey Fransa Kralı Fransuva! Sefir-i Kebirimden aldığım mazhara göre malumatım oldu ki, memleketinde dans namında Ala Mele-İnnas Fuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun. İş bu Name-i Humayunumun eline vusulünden itibaren bu mel’anet rezalete son vermediğin takdirde, Ordu-yu Humayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum.
Kanuni’nin bu mektubundan sonra Fransa’da yüz sene dans yapılmaz.


FATİH SULTAN MEHMET
Sultan Mehmet 12 yaşına geldiğinde babası Sultan Murat oğluna tahti bırakıp Manisa’ya inzivaya çekilir.Bu haber üzerine hristiyanlar Osmanlı tahtında bir çocuk olduğu için Haçlı ordusu toplayıp Osmanlının üzerine saldırmaya karar verir. Bu olayı haber alan Sultan Mehmet babasını çağırır fakat babası artık sensin diye gelmez. Bunun üzerine Sultan Mehmet babasına şu tarihi mesajı yollar:
Baba, eğer Padişah siz iseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz, yok eğer padişah ben isem size emrediyorum gelip ordunun başına geçiniz.

Fatih Sultan Mehmet’in tarihe geçmiş diğer özlü sözleri ise şöyle…

İmparatorunuza söyleyin. Şimdi ki Osmanlı Padişahı öncekilere benzemez. Benim gücümün ulaştığı yerlere, sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz.

Ya ben Bizans’ı alırım; ya da Bizans beni.

Fatih olmasaydım Ulubatlı Hasan olmak isterdim…

Yapmak istediğimi sakalımın bir teli bile bilseydi, sakalımın o telini hemen koparır ve yakardım.

Bu dünya ölümlüdür. Her fani gibi bende ölümü tadacağım.

Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda hiç kimse de ölümsüz değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır.

Hayatım boyunca Allah’ın emirlerinden dışarı çıkmadım. Allah’ın rızasını kazanmak için uğraştım. Tek gayem bu idi.

 YAVUZ SULTAN SELİM
 Yavuz Sultan Selim Padişah olmadan önce Şah İsmail’in ülkesine gider ve saraya girmenin yollarını arar. Birden aklına Şah İsmail’in satrancı çok sevdiği gelir ve köylerde kasabalarda santranç oynayarak nam salar.
Şah İsmail bu kişiyi merak eder ve sarayına çağırır. Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail satranca başlarlar. Biraz zaman geçtikten sonra Yavuz Sultan Selim Şah İsmail’i Şah Mat eder ve yener.
Şah İsmail bu duruma kızar ve Yavuz Sultan Selime; “Sen Nasıl Şah’ını Şah Mat Etme Cürretinde BuLunursun” diyerek tokat atar.
Yavuz Sultan Selim özür diler ve ülkesine döner. Aradan zaman geçer ve Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim bir savaşta karşı karşıya gelir.

Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail’i yener. Ardından o meşhur şiirini yazar:
Sanma şahım / Herkesi sen / Sadıkhane / Yar olur
Herkesi sen / Dost mu sandın / Belki oL / Ağyar olur
Sadıkhane / Belki ol / Alemde / Serdar olur
Yar olur / Ağyar olur / Serdar olur / Dildar olur
 
Şiirin tercümesi şöyledir:
Şahım sen herkezi sadık yar sanma
Sen herkezi dost mu sandın belki o düşman olur
Sadık ol beLki o alemde komutan olur
Yar olur, düşman olur, komutan olur, sevgiLi olur.

Bu şiiri önemli kılan bir diğer özellik de Yavuz Sultan Selim’in yazdığı dörtlükteki o muhteşem zeka göstergesidir.
Şiirde ayırma işareti olan kelimeleri yukarıdan aşağıya okuduğumuzda aynı dörtlükle karşılaşırız. Bu da Yavuz Sulatn Selim’in hem şiirdeki ustalığına hem de muhteşem zekasına bir örnektir




Padişahların özlü sözleri kadar Türk tarihine damgasını vuran bir de vasiyet vardır; Osman Gazi’nin oğlu Orham Gazi’ye yazdığı vasiyet…


Osman Gazi’nin 1326’da Söğüt’te vefat etmeden önce oğlu Orhan Gazi’ye yaptığı bu vasiyet tam bir siyasetnâme niteliğindedir.
“Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.
Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan’ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer’i şerifin dışına çıkmazdı.
Allah’ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma
Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah’ın yardımına güven. Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!..
Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!.. Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan”.

21 Mart 2012 Çarşamba

Amazonun Gizlediği Esrarengiz Kayıp Dünya

Amazon Ormanlarından gökyüzüne doğru fırlayan ve sanki bir el tarafından yapıldığı izlenimi veren kuvars dağ, sakladığı gizemleriyle kayıp dünya olarak adlandırılıyor.
Brezilya ve Venezuela arasında bulunan Roraima Dağı, dünyanın en gizemli yerlerinden birisi olarak kabul edilmektedir.Amazon ormanlarının ortasından fırlayan ve bulutların üzerine çıkan 2770 metre yüksekliğindeki Roraima Dağı, bilimadamlarının tanımıyla kayıp dünyadır. Son derece sert kuvars taşından oluşan bu ilginç dağ, bir mimarın elinden çıkmış görüntüsü vermektedir. Çünkü 4 bir yanından yontulmuş el yapımı bir binayı andırıyor.Bu görüntüsü yüzünden uzun süre bu dağı burada yaşayan insanların yapmış olabileceği düşünüldü.Bu yönde çok sayıda araştırma yapılmasına rağmen bu tezi doğrulayacak bir bulguya rastlanmadı.
Bu sarp ve çıkılması çok zor olan dağın sadece görünümü değil, zirvedeki esrarengiz coğrafi farklılıkları da bir türlü çözülemedi. Dağın en tepesinde çok sayıda şelale bulunuyor. Bu kadar sert bir dağ’da çok sayıda şelale bulunmasının sırrı çözülemedi. Dağın zirvesinde sayısız mağara ve tüneller bulunuyor. Bu tüneller içerisinde uzunluğu yaklaşık 500 metre olan mağaralar var.44 metre yüksekliğinde ve tamamen kuvars tüneller, burada inceleme yapan yer bilimcileri bile şaşkına çevirdi.
Bazı alanları saf granitten olan Roraima Dağı, sadece kendi görüntüsüyle değil üzerinde yaşayan canılarla da şaşırtıyor. Dünyanın en küçük kurbağası bu dağın sirvesinde yaşıyor. Ayrıca dağda yaşayan bitki ve hayvanları buradan başka yerde görmek mümkün değil.

İşte O Manzaradan Görüntüler;







 

İnsanlar Dünyayı Birden terketse Ne olur?

İnsanlar birdenbire ortadan kaybolursa, Dünya nasıl bir yer olur. İşte Alan Weismann 'The World Without Us' (Bizsiz bir Dünya) adlı ktiabında bu konuya değinmiş.

Arizona Üniversitesi profesörü olan Weismann, kitabı ile ilgili araştırmaları için Türkiye'ye de gelmiş.

Weismann'ın Bizsiz bir Dünya adlı kitabı, Türkiye'de Altın Kitaplar Yayınevi tarafından satışa sunulmuş olması lazım.

İyi bir beyin jimnastiği olmuş. Yıkılmış-bozulmuş bir geleceği kurgulamış. Ancak biz olmaksızın.

 
2 GÜN SONRA
İnsanların dünyadan birden bire kaybolmasının ardından New York şehrinin altındaki tünelleri ve metroyu sular basacak.

2-4 YIL SONRA
Sularla dolan tüneller yavaş yavaş çöktüğü için binaların temelleri zarar görecek. Yollar da çökmeler meydana gelecek.

5 YIL SONRA
Binaların yıkılmaya başlaması ile borulardaki gaz açığa çıkacak. küçük bir cam parçasından başlayan kılılcımla yangınlar çıkacak.

7-10 YIL SONRA
gaz borularının ve ısınmak için binalardaki yakıtların elektirik kıvılcımlarıyla yanmasıyla binalar artık kullanılamaz halde yanmanın etkisiyle beton armeler iyice çürümüş ve dökülmeye başlamiştır.

20 YIL SONRA
mevsimlerin üzerinden geçtigi kentler içlerinde su birikintileri kalan binaların çürümesi.
 
50 YIL SONRA
metro tünellerinin bakımsızlıktan çürümesi çökmesi sonucu tünellerdeki suyun yollarda dere oluşturması.

 
50-100 YIL SONRA
doğa artık şehrin pis ortamını kirli sokaklarını iyice temizlemiş ve kendi bünyesine almaya başlamıştır.  

300 YIL SONRA
Şehirdeki bir çok binayı yabani bitkiler saracak. Yapıların dayanıklılığı zayıflayacak. Binalardaki çelik iskelet dışındaki bölümler yavaş yavaş yok olacak.


500 YIL SONRA
Yabanı bitkiler gökdelenlerin en tepesine kadar her yeri kaplayacak. Yabanı hayvanlar hayalet şehirlerin içerisinde barınmaya başlayacak. Belki de yeni canlı türleri ortaya çıkacak.

14 BİN YIL SONRA
artık buzul devri kendini göstermeye başlamıştır ve güçlü olan hayvanlar hayatta kalabiliyor.

15 BİN YIL SONRA
Dünya ısısının azalmasıyla buzullar artacak. Buzulların şehirlerde yarattığı tahribat daha fazla olacak.

BUZUL ÇAĞI
Dünya sonunda Buzul Çağı'na girecek. Şehirler dev buzulların altında kalacak. Dev buzulların hareketleri sonucunda dev yapılardan arta kalanlar binlerce kilometre ötelere süreklenecek. Belki New york'un Özgürlük Anıt'ı Avrupa sahillerine kadar gelecek.


 

İşte insan bir gün dünyadan tamamen silindiğinde gerçekleşecekler.

2. gün : elektrik kesintisinin ardından, manhattan daki gelişmiş metro ağının sular altında kalmasını önleyen pompalar devre dışı kalacak. metro tünelleri sular altında kalmaya başlayacak

1. hafta : acil durumlarda nükleer reaktörlerdeki soğutma sistemini çalıştıran jeneratörlerin yakıtları tükenecek. nükleer santrallerde yangınlar çıkacak, patlamalar olacak.

1. yıl : dünya çapında, kentlerin bulunduğu yerlerde bir zamanlar doğal olarak yaşayan hayvanlar sokaklarda gezmeye, binaları sığınak olarak kullanmaya başlayacaklar.

3. yıl : soğuk bölgelerdeki su boruları içlerindeki suların donmasayla çatlayacak. bu durum, binaların duvarlarının da ayrılmasına neden olabilecek. insanlarla birlikte yaşayan hamamböcekleri ve küçük kemirgenler gibi canlılar, besinlerin tükenmesi nedeniyle ve ısıtma olmadığı için soğuktan etkilenerek bir kaç kış içinde tükenecekler. cadde ve sokaklarda, binalarda çatlayan asfalt ve betonun aralarında otlar ve ağaçlar bitmeye başlayacak. hava kirliliği ortadan kalktığı için binaların yüzeyleri likenlerle kaplanmaya başlayacak.

5. yıl : büyük kentlerin çoğu, giderek biriken kurumuş yaprakların yıldırımların etkisiyle tutuşması sonucunda yangınlara teslim olacak. ahşap binalardan geriye pek bir şey kalmazken, betonerme binalar, her ne kadar hasar görselerde ayakta kalabilecekler.

10. yıl : çatıları sağlam olmayan binaların çatılarından sızan sular binaların içlerinde çürümelere ve ahşap binaların çatılarının çökmesine neden olacak. ısıtma sistemleri artık çalışmayan binaların çatı ve duvarları, sızan suların sürekli donması ve erimesi nedeniyle çatlamaya ve dağılmaya başlayacak.

20. yıl : çoktan sular altında kalmış olan metro hattındaki trenler ve tünelleri çökmekten koruyan metal sütunlar ve kolonlar paslanmaya başlayacak ve tüneller çökecek. caddeler, derelere dönüşmeye başlayacak.

100. yıl : hemen hemen bütün binaların çatıları çökmüş olacak ve bu onların çöküşünü hızlandıracak. büyük depremler, belki de bazı kentleri yerle bir edecek.

300. yıl : asma köprüler bakımsızlıktan ve paslanmadan çökecek. ancak kemerli köprüler daha yüzlerce yıl ayakta kalabilecek.

500. yıl : ılıman ve sulak bölgelerde ormanlar kentlerin yıkıntılarının üzerini büyük oranda kaplamış olacak. tarlalar da doğalk bitki örtülerine kavuşakcaklar. insan yapımı bir çok malzeme, özellikle plastik olanlar hala ortalıkta olacak.

5000. yıl : atom bombalarının içerdiği nükleer başlıkların içindeki radyoaktif madde, aşınan başlıklardan dışarı sızmaya başlayacak ve plütonyum-239, çevredeki bir çok canlı için tehdit oluşturacak.

15000. yıl : buzul çağı başlamış olacak ve orta enlemlere kadar inen buzullar şehirlerde ayakta kalan binaları yerle bir edecek.

35000. yıl : 20. yüzyılda kurşunlu benzin kullanımı sonrasında ortaya çıkan kurşunun topraktaki derişimi normal düzeye inecek.

100.000 yıl : atmosferdeki karbon dioksit oranı, endüstrileşmeden önceki düzeye inecek (bu daha fazla sürebilir)

250.000 yıl : atom bombalarından çevreye yayılan plütonyumun yaydığı radyason doğal düzeye inecek.

1.000.000. yıl : plastiklerin bir çoğu hala bozulmadan kalmış olabilir. kimse bunların ne kadar dayanabileceğini tam olarak bilmiyor.

10.000.000. yıl : insan yapımı bir çok nesne toprağa karışırken, bronzdan yapılan heykeller çok da fazla bozulmadan insan ırkının yadigarı olarak kalıyor.

1.000.000.000 yıl : güneş ısısını artırmaya başladığı için yeryüzü giderek ısınmaya başlayacak. bir çok tür buna uyum sağlamakta güçlük çekerek yok olacak.

4.500.000.000. yıl : güneş, kırmızı dev haline gelerek iyice genişleyecek ve yeryüzü sıcaklıktan kavrulacak. yeryüzünde yaşayan canlılar bu aşamadan çok uzun süre önce çoktan yok olmuş olacaklar...

İlginç sorular ve cevapları


Not: Soruların cevapları aşağıda bulunmaktadır. Soruları cevaplayarak giderseniz değerlendirme formunu kullanarak seviye belirleyebilirsiniz. Kolay Gelsin :)

1. Bazı aylar 30, bazıları 31 çeker; kaç ayda 28 gün vardır?

2. Doktorunuz size 3 hap verir ve bunları yarımşar saat arayla
almanızı tavsiye ederse, ilaçların tamamını bitirmeniz ne kadar sürer?

3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu saatimi sabah
dokuza kuruyorum kaç saat uyurum?

4. 30' u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti?

5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın hastalık
oldu,dokuzu ağır hastalandı, diğerleri öldü. Çiftçinin kaç koyunu var?

6. Sadece bir tek kibritiniz var, içinde bir gaz lambası, bir
gaz sobası,ve birde mum bulunan karanlık ve soğuk bir odaya girdiniz...
Önce hangisini yakarsınız?

7. Adamın biri dikdörtgen biçiminde ve her cephesi güney
manzaralı bir ev inşa ediyor. Evi kocaman bir ayı ziyaret ederse bu ayı
ne renk olur?

8. 3 elma vardı ikisini aldım. kaç elmam var?

9. Musa gemisine her hayvandan kaçar adet aldı?

10. Chicago' dan hareket eden 43 yolculu bir otobüs
kullanıyorsunuz. Pittsburgh' da 7 yolcu binip, 5 yolcu indi. Cleveland'
da 8 yolcu indi,6 yolcu tuvalete gidip geldi ve 4 yeni yolcu bindi. 20
saat sonra Philadelphia' ya vardığınızda şoförün adı neydi?

ŞİMDİ YANITLAR:
1. Hepsinde, tüm aylarda 28 gün vardır.
2. Bir saat
3. guguklu saatler gece gündüz ayrımı yapmadığı için 1 saat.
4. 70 eder, yarıma bölmek 2 ile çarpmak demektir.
5. 9 canlı koyun
6. Kibriti
7. Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına göre bina
kuzey
kutbundadır.
8. 2 elma
9. Sıfır, gemisine hayvan alan Nuh idi.
10. Şöför sizdiniz.

DEĞERLENDİRME:
10 doğru : Einstein seviyesi
9 doğru : Toplumla uyuşamayan psikolojisi bozuk vaka...
8 doğru : Mühendis
7 doğru : Üniversite öğrencisi
6 doğru : Lise öğrencisi
5 doğru : İlkokul öğrencisi
4 doğru : İlkokul öğretmeni
3 doğru : Lise öğretmeni
2 doğru : Üniversite Profesörü
1 doğru : Milletvekili
0 doğru : Vatandaş
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...